Değerli TÜBİTAK takipçileri,
Haftanın;

  • Bilim ve teknoloji gelişmelerini,
  • Çağrı ve duyurularını,
  • Yeni proje ve programları hakkındaki bilgileri sizler için derliyoruz.

TÜBİTAK Kurum Etkinlikleri ve Haberler


“Deprem Bölgesi Ziyaretlerimizi Sürdürüyor, Yaralarımızı Birlikte Sarıyoruz”

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede ile birlikte deprem bölgesindeki sanayi kuruluşlarını ziyaret etti.

Prof. Dr. Mandal, ziyaretin ilk durağı olan Hatay'da, İskenderun 2. OSB'de yer alan Tosyalı Holding İskenderun Yassı Çelik Üretim Tesisleri'nde çalışan demir çelik işçilerimiz ve aileleri ile birlikte sahur yaptı.

Günün ilk ışıklarıyla birlikte Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez‘in de katılımıyla Tosyalı Yassı Demir Çelik Üretim Tesisi'nin yeni yatırım alanını gezerek tesisin faaliyetlerine dair bilgi alan Mandal, daha sonra, İskenderun'da yer alan Atlas Elektrik Fabrikası ve İsdemir Demir Çelik Fabrikası'nı ziyaret ederek incelemelerde bulundu.

Hatay'ın ardından Gaziantep'e geçerek Nurdağı Küçük Sanayi Sitesi'nde depremden zarar görmüş bir fabrikayı gezen heyet, sanayi sitesi esnafımızın deprem nedeniyle yaşadıkları sorunları dinleyerek bölge sanayiinin kalkınması için hayata geçirilecek projelerden ve kendilerine verilecek teşviklerden bahsetti.

Oradan Gaziantep İslahiye'ye geçerek İslahiye Organize Sanayi Sitesi ve İslahiye Küçük Sanayi Sitesi'ni ziyaret eden heyet, sanayicilerimiz ve esnaflarımızla görüşmede bulunarak KEY Mensucat Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile Barakat Pamuk fabrikalarında incelemeler yaptı.

Ardından Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı - AFAD tarafından kurulan İslahiye Kalyon Konteyner Kent'teki T3 Vakfı Oyun ve Etkinlik Çadırı'nı ziyaret eden heyet; oradaki faaliyetler hakkında bilgi aldı.

Prof. Dr. Mandal, ziyaretlerin ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank öncülüğünde, depremden etkilenen sanayicilerimizle birlikte "Sanayicilerle İstişare Toplantısı"na katıldı. Toplantıda, bölgedeki sanayi faaliyetlerinin hız kesmeden ve artarak devam etmesi adına atılacak adımlar ele alındı.

Gaziantep'in ardından Adıyaman'a geçen Prof. Dr. Mandal’ın da içinde bulunduğu heyet, Adıyaman Gölbaşı Organize Sanayi Bölgesinde yer alan O.M.S. Collection üretim tesislerinde ve Doğan Tekstil Fabrikası’nda incelemelerde bulundu.

Daha sonra Tokat Valiliği koordinasyonunda Adıyaman Gölbaşı'nda kurulan Tokat Çarşısı'nı ziyaret eden ve çarşı esnafıyla görüşen heyet, bölgedeki üretimin devamlılığını sağlamak ve bölgeyi tekrar kalkındırmak için planlanan çalışmaları anlattı.

Depremden sonra üretimlerini sürdüren Besni Merinos Halı Fabrikası ve Mega Polietilen Fabrikalarını da ziyaret eden heyet, Adıyaman Merkez OSB'ye geçerek Kabancı Tekstil, Ekspress Tekstil ve Bozgün Konteyner fabrikalarında depremin oluşturduğu hasarı inceledi.

Sonrasında, Prof. Dr. Mandal, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank Başkanlığında gerçekleşen "Sanayicilerle İstişare Toplantısı"na katıldı.

Mandal son olarak Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun da katılımıyla Adıyaman Demokrasi Parkı'ndaki iftara iştirak etti.

Türkiye’nin Deprem Gerçeği Mercek Altında, TÜBİTAK Deprem Araştırmalarını Kamuoyuna Açıyor

Yüzyılın en büyük deprem fırtınası olarak nitelenen tüm Türkiye’yi derinden sarsan depremlerin ardından sahaya inen araştırmacılar ayaklarının tozuyla analizlerini paylaşıyor. Deprem Araştırmaları Sanal Konferansı “Bilimle Birlikte Başaracağız” mottosuyla yüzlerce bilim insanını sizlerle buluşturuyor.

30 Mart Perşembe saat 10.00’da gerçekleşecek konferansın açılış konuşmalarını tensipleri halinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal ve AFAD Başkanı Yunus Sezer yapacak.

Konferansta deprem sonrası hemen açılan TÜBİTAK Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı kapsamında desteklenen 124 proje ile 1001 Deprem Özel Çağrısı kapsamında desteklenen 80 proje ele alınacak.

Araştırmacılara soruların da yöneltilebileceği sanal konferans TÜBİTAK’ın youtube kanalı üzerinden takip edilebilecek.

Açılış konuşmalarının ardından öğleden önce 8, öğleden sonra ise 9 oturum gerçekleşecek. Oturumlarda Türkiye’nin deprem gerçeği çok yönlü olarak masaya yatırılacak.

“TÜBİTAK olarak güneş enerji teknolojilerinde gerçekleşen yenilikçi yönelimleri destekliyoruz”

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Güneş Enerjisi Araştırma ve Uygulama Merkezince (ODTÜ-GÜNAM) düzenlenen ve TÜBİTAK 1004 Mükemmeliyet Merkezi Destekleme Programı kapsamında desteklenen "Türkiye Fotovoltaik Teknolojileri Platformu FV Teknolojileri Çalıştayı"na katıldı. Mandal, buradaki konuşmasında, sürdürülebilir kalkınma ve yeşil dönüşüm hedeflerine ulaşmada yenilikçi güneş enerjisi çalışmalarının önemine dikkati çekti. Kısa ve uzun vadede karşılaşılacak küresel risklerin başında gelen küresel ısınma ve iklim değişikliği krizini önlemede sera gazı salımlarının azaltılmasının rolüne değinen Mandal, "Sera gazı salımlarının azaltılmasında güneş enerjisi kritik bir role sahiptir. Bu kapsamda, TÜBİTAK olarak, güneş enerji teknolojilerinde gerçekleşen yenilikçi yönelimleri destekliyor ve sürdürülebilir bir gelecek için birlikte hareket ediyoruz." diye konuştu. Prof. Dr. Mandal, etkinlikte, TÜBİTAK desteklerine ilişkin bilgi de verdi.

“Bilişim Vadisi'nin potansiyeli sadece ülke sınırları içinde kalmamalı”

Bilişim Vadisi'nde yer alan firmaların Ufuk Avrupa programından yararlanması amacıyla Bilişim Vadisi ile TÜBİTAK iş birliğinde Ufuk Avrupa Programı Bilgi Günü düzenlendi. Etkinlikte konuşan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, amaçlarının Bilişim Vadisi'nin potansiyelinin sadece ülke sınırları içinde kalmaması olduğunu kaydetti.

Ufuk Avrupa'da 400'ün üzerinde Türk firmasının 300'e yakın projesi bulunduğuna dikkat çeken Mandal, "Bu müthiş bir başarı. Geçmiş dönemlerde bu yedi yılın sonunda belki olabiliyordu, şimdi ise programın henüz ikinci yılında çok yüksek sayıda firma katılımı sağladık. Oldukça yüksek sayıda desteklenmiş projemiz bulunuyor. Bu projelerin 29'unun proje koordinatörüyüz. Avrupa'yı biz koordine ediyoruz. 29 projenin koordinasyonunu Türkiye'deki kurum ve kuruluşlarımız gerçekleştiriyor" diye konuştu.

Mandal; akıllı şehirler ve mobilite gibi alanlarda Bilişim Vadisi ile Ufuk Avrupa'nın uyuştuğunu söyleyerek "Bu nedenle Türkiye'deki tüm firmalarımız ama özellikle Bilişim Vadisi firmalarımız için büyük bir fırsat alanı oluşturacağını düşünüyoruz. Amacımız Türkiye'nin teknoloji üssü olan Bilişim Vadisi'nin potansiyelinin sadece ülke sınırları içinde kalmaması, Avrupa'daki ortaklarla birlikte artarak büyümesinin bir kaldıraç gücü olması" dedi.

Avrupa Birliği 9. Çerçeve Programı olan Ufuk Avrupa ile 2021-2027 yılları arasında 95,5 milyar avroluk bütçeyle bilim ve yenilik faaliyetlerinin desteklenmesi hedefleniyor. Ufuk Avrupa, AB'yi bilimsel ve teknolojik yönden güçlendirmeyi, yenilik kapasitesini, rekabetçiliğini ve istihdamını yükseltmeyi amaçlıyor.

Teknoloji Liderlerinin Türkiye'ye Katkısı Önemli

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, DataExpert'in katkıları ve BMI Business School'un organizasyonuyla bu yıl ilk kez gerçekleştirilen Teknoloji Liderleri Zirvesi'nin açılışında konuştu. Mandal, depremlerin yaşandığı bölgede hareketliliği gözlemlemek için 500'ü aşkın TÜBİTAK araştırmacısının sahada çalıştığını belirterek, Kahramanmaraş merkezli depremlerin "asrın felaketi" olarak nitelense de aslında son 500 yılın karasal boyuttaki en büyük afeti olduğunu ifade etti. Mandal, böylesi büyük afetlerin etkisinin daha kısıtlı olması için teknolojik çözümlerin önemini vurguladı.

Hasan Mandal, teknolojiyi üreten ile kullanan kurumların ilişkisinin doğrusal ve tek yönlü olmamasını, birbirini geri besleyen bir ilişki kurulması gerektiğini, böylece daha karmaşık olan sorunların çözülebileceğini söyledi.

Teknoloji tabanlı girişim firmalarının, yükselen ekonomilerin en önemli kaldıraçları arasında sayıldığını aktaran Mandal, Türkiye'de bu kapsamdaki firma sayısının son 12 yılda önemli ölçüde artış gösterdiğini kaydetti.

TÜBİTAK "Girişimcilik Destek Programı (BiGG)" aracılığıyla verilen desteklerle kurulan girişim firmalarının söz konusu artıştaki rolüne dikkati çeken Mandal, TÜBİTAK olarak daha çok platform ekosistemini desteklemeyi tercih ettiklerini belirtti.

Mandal, gayrisafi yurt içi Ar-Ge harcamasının GSYH'deki oranının 2020'de yüzde 1,37 iken, 2021'de yüzde 1,40'a ulaştığını belirterek, "1,4 yeter mi, yetmez. Ancak 1,4'ü gelişim noktası olarak görüyoruz. Ama bundan daha önemlisi, özel sektörün de bu orana yüzde 61,3 ile katkı sağlaması. Bunu teknoloji liderlerinin Türkiye'ye katkısı olarak düşünüyorum. Bu AR-GE harcamasının içerisindeki insan bileşeninin üçte ikisini özel sektörün temsil ettiği firmalardaki insan kaynağımız oluşturuyor." dedi.

“ANSO-BIDI eğitimlerinin, genç liderlerin sürdürülebilir kalkınmayı iklim değişikliği odaklı bir bakış açısıyla ele almalarının önünü açacağına inanıyoruz”

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal Kurucu Üyesi ve Yönetim Kurulu Üyesi olduğumuz ANSO-Alliance of International Science Organizations, Kuşak ve Yol Girişimi Uluslararası İnovasyon ve Kalkınma Enstitüsü Ağ Planı (ANSO-BIDI) Bahar Dönemi Eğitim Açılış Töreni'ne katıldı. Burada bir konuşma gerçekleştiren Mandal, “Doğal afetlerden insan sağlığına kadar iklim değişikliğinin yol açtığı küresel sorunlara değindiğimiz konuşmamızda, bu sorunların çözümünde gençlerin rolüne vurgu yaptık.” dedi.

Prof. Dr. Mandal, “ANSO-BIDI eğitimlerinin, genç liderlerin sürdürülebilir kalkınmayı iklim değişikliği odaklı bir bakış açısıyla ele almalarının önünü açacağına inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Sürdürülebilir Gelecek Birlikte Çalışarak Gerçekleşecek!

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Türkiye'nin ilk Hidrojen Vadisi olacak HySouthMarmara Projesi kapsamında proje koordinatörü Güney Marmara Kalkınma Ajansı ve proje paydaşlarından olan Sabancı Üniversitesi, Enerjisa ve Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü temsilcileri ile bir araya geldi. Taraflar projeye ilişkin fikir alışverişinde bulundu.

Türkiye'nin ilk Hidrojen Vadisi olacak HySouthMarmara Projesi; Ufuk Avrupa Programı Temiz Hidrojen Ortaklığı 2022/2. çağrılarında desteklenen, Ülkemizden 1'i koordinatör 13 ortağın yer aldığı ve yaklaşık 7.5 Milyon Avro ile Türkiye Çerçeve Programları tarihinin en yüksek AB hibesini almaya hak kazanan proje olmuştu.

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal TÜRASAŞ Genel Müdürü Mustafa Metin Yazar’ı ağırladı. Görüşmede, TÜBİTAK KAMAG 1007 programı kapsamında TÜBİTAK RUTE ile ortak yürütülen, ülkemizin yük ve yolcu taşımacılığında dışa bağımlılığını ortadan kaldıracak ve son aşamasına gelinen 5 MW gücündeki E5000 Elektrikli Anahat Lokomotifi Geliştirilmesi Projesi'ndeki son gelişmeleri ve yeni potansiyel iş birlikleri ele alındı.

Girişimcilerimiz ile birlikte öğrenmeye, gelişmeye ve geliştirmeye devam edeceğiz!

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Derin Teknoloji Merkezi Teknopark İstanbul ev sahipliğinde, Marmara Teknokent iş birliğinde gerçekleşen Cube Incubation Açık Kapı etkinliğine katılarak girişimcilik ekosistemimizin gelişiminin sürdürülebilmesinde önemli bulduğumuz noktaları paylaştı.

Bilgiyi üreten ve teknolojiler geliştiren girişimcilerimiz ile ortaya çıkarttıkları bu ürünlerin kullanıcıları arasındaki çift yönlü iletişimin güçlendirilmesinin gerekliliğinden bahseden Mandal, girişimcilerimizin karmaşık sorunlara karşı sistematik çözümler geliştirmesine verdiğimiz önemi vurgulayarak TÜBİTAK olarak bu alanda verdiğimiz desteklere ve programlara değindi.

"Eli kulağında diyebiliriz..."

TBMM Deprem Araştırma Komisyonu’nda sunum yapan, AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, Türkiye’de 14 bin 500 kilometre uzunluğunda 485 diri fay bulunduğunu, her birinin 5 ve üzerinde deprem üretme potansiyeli taşıdığını söyledi.

Türkiye’deki her fayın parametresinin ortaya konulması gerektiğini, bu kapsamda Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) 485 fayın 172’si, üniversitelerin de yaklaşık 70’i üzerinde çalışma yaptığını belirten Tatar, “Son depremlerin ardından hemen aksiyon aldık, TÜBİTAK MAM, AFAD, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, MTA ile 25 üniversiteden alanında uzmanlarla, geniş bir grupla çalışma yapılacak. Bu yıldan itibaren 80 civarında, yani eli kulağında diyebileceğimiz, her an deprem üretme potansiyeli bulunan faylara öncelik verecek şekilde bunların çalışılmasını planlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Başarılı Kadın Liderlerden Biri : Aleyna Yıldız

İş dünyasında gelecek vadeden genç kadınları desteklemek amacıyla 2020’den bu yana Google Türkiye ve MediaCat işbirliğinde gerçekleşen SheMakes’in üçüncü döneminin parçası olmaya hak kazanan kadın liderler belli oldu. 16 başarılı kadından biri de Aleyna Yıldız… “Gram-Pozitif Staphylococcus Aureus Bakterisini Besi Ortamında, Yoğun Bakım Unitelerindeki Varlığını Saptayabilen Biyosensör Uygulaması” projesiyle TÜBİTAK desteği alan başarılı girişimci, projesini başarıyla devam ettirmekle kalmadı aynı zamanda geliştirdiği biyosensör uygulamasının patentini de aldı. 1512-Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı (BiGG) desteği ile biyosensör uygulamasına ilişkin projesini başarıyla tamamlayan genç girişimci Yıldız, çalışmalarını da sürdürüyor.

Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı 2022-2 Dönemi Bilimsel Değerlendirme Sonuçları Belli Oldu

“2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı” ve “2209-B Üniversite Öğrencileri Sanayiye Yönelik Araştırma Projeleri Destekleme Programı” 2022 yılı 2. dönemine yapılan başvurular değerlendirildi ve destek almaya hak kazanan projeler belirlendi.

2209-A programı kapsamında 2022 yılı 2.çağrısına yapılan 8649 başvurudan, 4716’sı desteklendi. Destek oranı yüzde 54,5 olarak gerçekleşti. Aynı dönemde 2209-B programında ise 767 başvurunun 433’ü desteklendi ve desteklenme oranı yüzde 56,5 oldu.

2209-A programına başvuran lisans öğrencilerinin yüzde 57’si, önlisans öğrencilerinin ise yüzde 35’i desteklenmeye hak kazandı. 2209-B programında ise başvuru yapan lisans öğrencilerinin yüzde 57’si, ön lisans öğrencilerinin ise yüzde 32’si desteklendi.

Başvuru durumu ile ilgili sonuçlar, program web sayfasında ve BİDEB Başvuru ve İzleme Sistemi (e-bideb.tubitak.gov.tr) üzerinden kullanıcı girişi yapılarak “Başvuru Durumu” alanından görülebilir.

Detaylı bilgi için de program web sayfasını ziyaret edebilirsiniz

Kutup Araştırmalarında Bir İlk Gerçekleşti, TÜBİTAK Lise Öğrencilerini Kutuplara Götürdü

TÜBİTAK Bilim İnsanı Destekleme Programı Başkanlığı (BİDEB) tarafından düzenlenen 2204-C Lise Öğrencileri Kutup Araştırma Projeleri Yarışması’nda birinci olan öğrenciler Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Kutup Araştırmaları Enstitüsü (KARE) koordinasyonunda gerçekleştirilen 7. Ulusal Antarktika Bilim Seferine katıldı. Öğrencilere TÜBİTAK MAM KARE Müdürü ve Sefer Koordinatörü Prof. Dr. Burcu Özsoy refakat etti. Öğrenciler yolculuk öncesi özel eğitimden geçirildi, ekiple birlikte tüm hazırlıkları tamamladı.

Lise öğrencileri, Beyaz Kıta’da 3 günlük saha çalışması yaptı. Collins Buzulu ve Ardley Adası'nı ziyaret eden öğrenciler, King George Adası'nda bulunan Şili'ye ait Escudero Üssü’ndeki bilim insanları ile bir araya gelerek iklim değişikliği konusunda sorular yöneltti. Öğrenciler, Antarktika’da kutup canlılarını ve buzullardaki erimeleri gözlemleme fırsatı da buldular.

“Turizm de Araştırılıyor”

Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü koordinasyonunda 7. Ulusal Antarktika Bilim Seferi'ni gerçekleştiren Türk bilim insanları, turizm faaliyetlerinin etkilerini araştırarak Antarktika'nın geleceğini nasıl etkileyeceği konusunda çalışmalar yürüttü.

Geçici Türk Bilim Kampı'nın bulunduğu Horseshoe Adası üzerinde yaptıkları saha çalışmalarında insan faaliyetleri sebebiyle oluşan etkileri araştıran Türk bilim insanları, son yıllarda Antarktika'ya olan turizmin ve turistlerin oluşturduğu insan faktörlü kirleticilerin yükünü ve bu yükün etkilerini de ele aldı. Horseshoe Adası'nın kuzey doğusunda bulunan, Birleşik Krallık'ın bilimsel faaliyetlerini yürütmek için 1950 yılında kurulan ve 5 yıl boyunca İngiliz bilim insanları tarafından kullanılan ve "Y Üssü" olarak bilinen araştırma istasyonu, turistler ve bilim insanları tarafından müze olarak ziyaret edilebiliyor. Adanın Sally Koyu kıyılarında yer alan "Base Y" adı verilen araştırma istasyonunu, 2022-2023 Antarktika sezonunda binlerce turist ziyaret etti. Üs ziyareti sırasında sınırlı sayıda kişinin aynı anda gezmesi ve karada bulunması gibi kuralların bulunduğu istasyonda, son bir yılda gerçekleşen ziyaret sayısı geçen 5 yılın toplam ziyaretçi sayısından fazla oldu. "Base Y" ziyaretlerinde adaya gelen turistlere bina içerisinde bulunan hiçbir şeyin yerinin değiştirilmemesi ve dokunulmaması gerektiği bilgisi rehberler tarafından veriliyor. Ancak geçen yıl aynı tarihlerde görüntülenen üssün, bazı bölümlerinde eşyaların yerleri değişmiş ya da yerinde olmadığı da görüldü.

Araştırma istasyonu UK Antarctic Heritage Trust (UKAHT) vakfı tarafından müze olarak yaşatılmaya çalışılan "Y Üssü", kızak atölyesi, telsiz odası, yatakhane, mutfak, çalışma odası, revir ve jeneratör odası gibi bölümleri içeriyor. 1950 yılında kurulan ana bina içerisinde yer alan o döneme ait bilimsel ekipmanlar, el aletleri, takvimler, plaklar, dergiler, kitaplar, yiyecek kutuları, mutfak duvarlarına asılmış yemek ve ekmek tarifleri dikkati çekiyor. İstasyonun ana binasında bulunan ortak yaşam alanında, 1957 yılında imzalanmış olan İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth ve eşi Edinburgh Dükü Prens Philip'e ait birer de portre bulunuyor. Aynı zamanda TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü ve UKAHT arasındaki iyi niyet anlaşması kapsamında Ulusal Antarktik Bilim Seferleri sırasında bu üssün ziyaret edilip, yapının güncel fiziksel kondisyonu ve olası yapısal hasarlar kontrol ediliyor.

Fotoğraf: Sinan Yirmibeşoğlu

"Deniz Çöpleri İzleme Programı"

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) işbirliğinde yürütülen "Deniz Çöpleri İzleme Programı" kapsamında Sardala Koyu'nda çalışma başlatıldı.

TÜBİTAK MAM ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesi arasında 2007 yılından bu yana "İzmit Körfezi Su Kalitesi İzleme Çalışmaları" projesi yürütülüyor. Projeyle başlatılan "Deniz Çöpleri İzleme Programı" çerçevesinde, Kandıra ilçesinde bulunan ve Kocaeli'nin en güzel koylarından biri olan Sardala Koyu'nda çalışma gerçekleştirildi. Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı ve TÜBİTAK MAM'dan uzman personel, koydaki deniz çöplerini; plastik, kauçuk, tekstil, kağıt, ahşap, metal, cam/seramik ve diğer materyaller olacak şekilde 8 kategoride ayrıştırdı. Proje kapsamında yıl içerisinde 4 mevsim yapılması planlanan çalışmada, ayrıştırılan çöpler ağırlıkları ve sayılarıyla kayıt altına alındı. Toplanan ve ayrıştırılan deniz çöpleri, "Denizsel Atıklar Değerlendirme Çalışma Grubu" tarafından atık sınıflandırma sistemine göre sınıflandırıldı. Çalışmanın ilk sonuçlarına göre, toplananların büyük bölümünün plastik atıklar olduğu tespit edildi. Proje ile deniz çöplerine yönelik durum karşılaştırması yapılması ve sonraki çevre çalışmalarına veri altyapısı oluşturulması planlanıyor.

TÜBİTAK katkısıyla Tıp literatürüne "STAT6 Fonksiyon Kazanımı Hastalığı" olarak giren rahatsızlığa karşı geliştirilen tedavi

Ağır egzama ve bağışıklık sistemi bozukluğuyla mücadele eden 10 yaşındaki Suriyeli Abdulbasit Al Musa'nın Türk ve yabancı araştırmacıların yürüttüğü ortak çalışmayla tanımlanarak tıp literatürüne giren "STAT6 Fonksiyon Kazanımı Hastalığı"na Türkiye'de çözüm bulundu.

Henüz 15 günlükken başlayan rahatsızlıklarına yıllarca çözüm aranan Suriyeli Al Musa'nın ailesi, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurdu. Burada Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Çocuk Alerji-İmmünoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Safa Barış'ın gözetiminde tedavisine başlanan Al Musa, 2 yılı hastalığın tespiti ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi, 1 yılı da tedavinin uygulanması olmak üzere 3 yılda sağlığına kavuştu.

Prof. Dr. Safa Barış 3 yıl önce Al Musa'ya ilk etapta uygulanan tedavilere herhangi bir yanıt alınamaması üzerine araştırmalara başladıklarını ifade etti. Araştırmaların her geçen gün derinleştiğini anlatan Prof. Dr. Barış, "Bulduğumuz bulgular, bu hastada altta yatan bir genetik neden olabileceğini gösterdi. DNA dizilimi analizi yaptıktan sonra da STAT6'da bir mutasyon saptadık. Bu saptamadan sonra literatür taraması yaptığımızda önceden tanımlanmamış bir problem olduğunu gördük. Böylece dünya çapında ilk defa bizim hastamızda saptanmış oldu." dedi. Prof. Dr. Barış, çalışmayı TÜBİTAK ve Harvard Medical School'daki paydaşlarıyla birlikte yürüttüklerini dile getirdi. Çalışmanın hem araştırmacılar hem de hastalar için önemli bir buluş olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Barış, birçok hastaya şifa olacak tedavinin Türkiye'de geliştirilmesinin gurur verici olduğunu söyledi.

Çağrılar ve Duyurular

BİÇABA Birlikte Çalışıp Birlikte Başaracağız Burs Programı Sonuçları Açıklandı

6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremlerin etkilediği illerde, afetten doğrudan etkilenen lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile doktora sonrası araştırmacıların TÜBİTAK Merkez ve Enstitülerinde yürütülen veya TÜBİTAK tarafından desteklenen araştırma projelerinde yer almalarını sağlamak amacıyla başlatılan BİÇABA-Birlikte Çalışıp Birlikte Başaracağız Programı’nın değerlendirmeleri tamamlandı.

TÜBİTAK-TAGEM İşbirliği ile ARDEB tarafından açılan 1005 - Tarımsal Araştırmalar Ortak Çağrısının Bilimsel Değerlendirme Sonuçları Açıklandı

Türkiye'de tarımsal Ar-Ge ve yenilik ekosistemine sunulan imkânların çıktı odaklı ve bütüncül olarak yönetilmesi amacıyla, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ile Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) arasında yapılan iş birliği çerçevesinde açılan "1005 - Tarımsal Araştırmalar Ortak Çağrısı” kapsamında Araştırma Destek Programları Başkanlığına (ARDEB) önerilen projelerin bilimsel değerlendirme işlemleri tamamlandı.

2516 – Kore MSIT-NRF İkili İşbirliği Çağrı Başvuru Süreci Uzatıldı

2516 - Kore Bilim, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Bakanlığı (MSIT) - Kore Ulusal Araştırma Vakfı (NRF) ile İkili İşbirliği Programı çağrısı son başvuru tarihi 24 Mart 2023 tarihine uzatıldı. E-imza sürecinin en geç 31 Mart 2023 tarihinde tamamlanması gereken çağrıya https://uidb-pbs.tubitak.gov.tr adresi üzerinden başvuru yapılabiliyor.

TÜBİTAK – Slovakya Bilimler Akademisi (SAS) İkili İş Birliği Programı 2023 Yılı Çağrısı Başvuruya Açıldı!

TÜBİTAK ile Slovak Bilimler Akademisi (SAS) arasındaki mevcut iş birliği protokolü çerçevesinde ortak araştırma projeleri desteklenecek.

Ortak proje önermek isteyen Türkiye'deki bilim insanlarının, projeyi birlikte gerçekleştirecekleri Slovakya’daki bilim insanları ile "proje ortağı" olarak anlaşmaları gerekiyor. Tek taraflı proje başvuruları kabul edilmiyor.

Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı 2022/2 Dönemi Bilimsel Değerlendirme Sonuçları Belli Oldu

“Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı” 2022 yılı 2. dönemine yapılan başvurular değerlendirilerek destek almaya hak kazanan projeler belirlendi. Başvuru durumu ile ilgili sonuçlar, BİDEB Başvuru ve İzleme Sistemi (e-bideb.tubitak.gov.tr) üzerinden kullanıcı girişi yapılarak “Başvuru Durumu” alanından görülebilir.

Üniversite Öğrencileri Sanayiye Yönelik Araştırma Projeleri Destekleme Programı 2022/2 Dönemi Bilimsel Değerlendirme Sonuçları Belli Oldu

“Üniversite Öğrencileri Sanayiye Yönelik Araştırma Projeleri Destekleme Programı” 2022 yılı 2. dönemine yapılan değerlendirilerek destek almaya hak kazanan projeler belirlendi.

Başvuru durumu ile ilgili sonuçlar, program web sayfasında ve BİDEB Başvuru ve İzleme Sistemi (e-bideb.tubitak.gov.tr) üzerinden kullanıcı girişi yapılarak “Başvuru Durumu” alanından görülebilir.

Kahramanmaraş Merkezli Depremler Nedeniyle Kayıt Donduran Öğrenciler ARDEB ve TEYDEB Destekli Projelerden Burs Almaya Devam Edebilecek

T.C. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı, yükseköğretim kurumlarında önlisans, lisans ve lisansüstü düzeyde kayıtlı olup depremden etkilenen öğrencilerin, kayıtlı oldukları yükseköğretim kurumlarından talep etmeleri halinde 2022-2023 eğitim öğretim yılı bahar döneminde kayıtlarını dondurabilmelerine karar verdi.

Bu karar doğrultusunda; yürürlükte olan projelerin devamının sağlanabilmesi amacıyla, yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören ve deprem nedeniyle kayıt donduran öğrencilerin, ARDEB ve TEYDEB destekli projeler kapsamında görevlerine devam etmeleri durumunda bursiyerlik statülerinin devam edebilmesi ve kendilerine kayıtlarını dondurdukları tarihten itibaren üç ay süre ile burs ödemesi yapılabilmesi uygun görüldü.

2204-A Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması Ön Değerlendirme Sonuçları Açıklandı

TÜBİTAK tarafından düzenlenen 2204-A Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması kapsamında 12 alanda toplam 27.013 başvurudan 1.440 proje, yapılan jüri değerlendirmesi sonucunda yarışmanın bölge aşaması proje değerlendirmelerine katılmaya hak kazandı. İlgili yarışmanın proje değerlendirmeleri 3-4 Nisan 2023 tarihleri arasında çevrim içi olarak yapılacak.

Araştırmacılarımıza Yönelik Afet Odaklı Çalışmalarımız Devam Ediyor

Ülkemizde gerçekleşen doğal afetlere (deprem, heyelan, çığ, müsilaj vb ile sel de dâhil olmak üzere) yönelik olarak, doğa kaynaklı afetler sonrası acil veri toplamak amacıyla saha çalışması yürütecek araştırmacılarımızın kısa süreli çalışmaları için “1002-C Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı”na 365 gün 24 saat başvuru yapılabiliyor. Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında söz konusu program kapsamında 61 kurumdan 577 araştırmacının dâhil olduğu 124 proje desteklendi.

1002-C destekli projeler kapsamında elde edilen, sahadan toplanan verilerin analizi için ihtiyaç duyulan tamamlayıcı nitelikteki acil ve kısa süreli araştırmaların desteklenmesi amacıyla “1002-B Acil Destek Modülü”ne; derinlemesine bir çalışma yürütülecek ise de “1002-A Hızlı Destek Modülü”ne başvuru yapılabilmesinin mümkün olabileceğini hatırlatmak isteriz.

EMBO Yerleşim Desteği Programına Başvurular için Son Tarih 15 Nisan 2023!

Türkiye’nin öncülüğünde, Avrupa Moleküler Biyoloji Organizasyonu (European Moleular Biology Organisation-EMBO) Stratejik Gelişim Yerleşim Desteği Kürsüsü tarafından 2006 yılında kurulan EMBO Yerleşim Desteği Programına başvurular için son tarih 15 Nisan 2023 olarak belirlendi.

Türkiye gibi moleküler biyoloji temelli yaşam bilimleri alanında gelişmekte olan Avrupa Moleküler Biyoloji Konferansı (European Molecular Biology Conference – EMBC) üye ülkelerinde yaşam bilimlerini destekleyerek, yetenekli genç bilim insanlarının bu ülkelerde laboratuvar kurup, grup lideri olarak bilimsel çalışmalarına devam etmelerinin amaçlandığı destekten 2007-2023 yıllarında toplam 134 genç araştırmacı faydalandı. Bunlardan 41 araştırmacı Türkiye’de laboratuvar kurmayı tercih etti. Türkiye program üyesi ülkeler arasında en çok tercih edilen ülke oldu.

EMBO Yerleşim Desteği sahipleri araştırma faaliyetleri için 3 yıldan 5 yıla kadar yıllık 50.000 Avro ile destekleniyor. Türkiye’de desteklenmeye hak kazanan araştırmacılar için ödülün 35.000 Avrosu TÜBİTAK tarafından karşılanırken 15.000 Avrosu EMBC yıllık bütçesinden karşılanıyor. Destek sahipleri senelik 10.000 Avro tutarında ek hibeye de başvurabiliyor. Ayrıca, destek sahipleri, EMBO Genç Araştırmacı Programında yer alan tüm imkânlardan yararlanabilecekler.

Bilim ve Teknoloji Haberleri

Köprülerin Sağlamlığı Cep
Telefonuyla Ölçülüyor

Köprülerin sağlam ve güvenli olması hayati önem taşırken dayanaklılığını ölçmek hayli zordur. Bu konuda çalışmalar yapan West Point Military Academy ve diğer üniversitelerden araştırmacılar, akıllı telefonların köprü güvenliğinin izlenmesinde kullanılabileceğini ortaya koydu. Söz konusu projede, köprülerden geçen araçlarda bulunan akıllı telefonların ivme ölçer verilerinin bir uygulama aracılığıyla toplanarak köprüdeki yapısal değişimlerin takip edilebileceği görüldü. Golden Gate Köprüsü ve İtalya’daki bir betonarme köprü üzerinde yapılan ölçümlerde, geleneksel olarak köprü izlemede kullanılan 240 sabit sensörün yerine sadece iki akıllı telefonun kullanılabileceği görüldü. Birçok köprü, üzerlerine kurulu sensörler aracılığıyla düzenli olarak izleniyor ve belli aralıklarla fiziksel gözlemlerle de denetleniyor. Ancak bu sensör ve işlemler hayli maliyetli. Buna bütçesi olmayan şehirler için basit bir uygulamayla yapılabilecek testler hayat kurtarıcı olabilir. Geçtiğimiz günlerde Hindistan’ın Gujarat bölgesinde yıkılan bir köprüde 135 kişi hayatını kaybetmişti. Bu tür kazalar dikkate alındığında köprülerin daha uzun süre dayanabilmesi için bakım ekiplerine zamanında müdahale edebilme imkânı sağlayan söz konusu projenin önemi daha da iyi anlaşılıyor.

WiFi ile Duvarın Arkasını Görmek

Carnegie Mellon Üniversitesinden Jiaqi Geng, Dong Huang ve Fernando De la Torre adlı araştırmacılar derin sinir ağları kullanarak WiFi sinyallerinin işlenmesiyle kişileri görmeden sanal modellerini oluşturmayı sağlayan bir çalışma gerçekleştirdiler. 2013’te, Massachusetts Institute of Technology’deki bir grup mühendis, WiFi sinyallerinin bina içindeki bir kişinin varlığını tespit etmek için kullanılabileceğini ortaya koymuştu. DensePose olarak bilinen bu yöntem, kablosuz ağ sinyallerinin uzun süreli izlenmesiyle, sinyallerin bir kişinin vücudu tarafından engellendiği yerlerin tespit edilmesine dayanıyor. Bu bilginin analiz edilmesiyle kişilerin sanal görüntüleri çöp adam şeklinde oluşturulabiliyordu. Söz konusu yeni çalışmadaysa sinir ağları kullanılarak insanlar 24 alt kısma ayrılarak takip edildi. Böylece çöp adam yerine daha gerçekçi sanal modeller oluşturuldu ve gerçek zamanlı olarak birden fazla kişinin hareketinin takip edilmesi mümkün hâle geldi. “Görevimiz Tehlike” filmlerinden fırlamış gibi görünen teknolojiyi geliştiren bilim insanları, bu teknolojinin kamera kullanmadan evde bakıma muhtaç yaşlı insanların takip edilmesi ve acil durumlarda yakınlarına bilgi verilmesi gibi amaçlarla kullanılabileceğini düşünüyorlar. Kamera kullanılmadığı için mahremiyetin korunması amaçlansa da bu teknolojinin tam tersine kötü amaçlarla da kullanılması mümkün görünüyor.

Biyolojik Bilgisayar

Johns Hopkins Üniversitesinde Prof. Dr. Thomas Hartung liderliğinde yapılan bir araştırmada, “beyin organoidleri” adı verilen ve gelecekte güçlü bir “biyobilgisayar” olarak kullanılabileceği düşünülen biyolojik işlemciler geliştirildi. Laboratuvarda büyütülen organoidler, yapay zekâ modellerinin bile zorlandığı öğrenme, bilgi saklama ve karar verme gibi işlemleri gerçekleştirebilir. Proje, bilgisayarlar veya diğer yapay zekâ sistemlerinde kullanılan geleneksel yongatabanlı işlemciler yerine, insan beynindeki nöronlarla benzer şekilde çalışan “organoid” adı verilen insan beyin dokusunun kullanılması fikrine dayanıyor.

Bu organoidler, laboratuvar ortamında yetiştirilen insan cilt hücrelerinden elde ediliyor. Organoidlerin birleştirilerek, insan beynindeki nöron ağlarına benzer bir yapıya sahip bir biyobilgisayar oluşturmak için kullanılabileceği düşünülüyor. Biyobilgisayar, daha az enerji harcaması ve daha karmaşık problemleri çözmede kullanılabilmesi özelliğiyle geleneksel bilgisayarlardan daha yüksek performans gösterebilir. Ancak bunun için organoidlerin daha da geliştirilmesi ve insan beynine yakın bir boyuta ulaşması gerekiyor. Fikir olarak kulağa hoş gelse de organoidlerin gelecekte bir bilgisayara dönüşmesi, etik ve bilinç sorunlarını da beraberinde getirebilir.

Ultrasonik Dalgalar Nesneleri Hareket Ettiriyor

Minnesota Twin Cities Üniversitesinden araştırmacılar, Nature Communications dergisinde yayımladıkları çalışmalarında ultrason dalgalarını kullanarak nesneleri hareket ettirmek için yeni bir yöntem keşfetti. Araştırma, cihazların hareket etmek için yerleşik bir güç kaynağına ihtiyaç duymayacağı, imalat ve robotik gibi endüstrilerde temassız harekete kapı aralıyor.

Işık ve ses dalgalarının nesneleri hareket ettirebildiği daha önce gösterilmiş olsa da bu nesnelerin boyutu her zaman ses veya ışığın dalga boyundan daha küçük veya milimetre ila nanometre mertebesinde olmuştu. Minnesota Üniversitesi ekibi, metamalzeme fiziği ilkelerini kullanarak daha büyük nesneleri hareket ettirebilen bir yöntem geliştirdi. Metamalzemeler, ışık ve ses gibi dalgalarla etkileşime girmek üzere yapay olarak tasarlanmış malzemelerdir.

Araştırmacılar, bir nesnenin yüzeyine bir metamalzeme deseni yerleştirerek, fiziksel olarak dokunmadan onu belirli bir yönde hareket ettirmek için sesi kullandılar. Çalışmanın baş yazarı, Minnesota Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünden Ognjen Ilic; dalgaların, ışığın ve sesin nesneleri hareket ettirebildiğini bir süredir bildiklerini belirtiyor.

Kendi araştırmalarını diğerlerinden ayıran şey ise yüzeyleri bir metamalzeme yüzeyi (metayüzey) hâline getirmeleriyle çok daha büyük nesneleri hareket ettirebilmeleri. Küçük desenleri nesnelerin yüzeyine yerleştirdiklerinde, temel olarak sesi istedikleri yöne yansıtabiliyorlar ve bunu yaparken, bir nesneye uygulanan akustik kuvveti kontrol edebiliyorlar. Araştırmacılar bu tekniği kullanarak bir nesneyi sadece ileriye doğru hareket ettirmekle kalmıyor, aynı zamanda onu bir kaynağa doğru da çekebiliyorlar. Minnesota Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünde yüksek lisans öğrencisi olan ve araştırma ekibinde yer alan Matthew Stein, temassız manipülasyonun, optik ve elektromanyetizma alanlarında talep gören bir araştırma konusu olduğunu ancak kendi araştırmalarının nesneleri temassız harekete geçirmek için diğer yöntemlerin sahip olamayacağı avantajlar sunduğunu belirtiyor. Araştırmacılar gelecekte daha yüksek dalga frekanslarının yanı sıra farklı malzeme ve nesne boyutlarını da test etmeyi amaçlıyor

Sentetik Protein Yardımıyla Oda Sıcaklığında Kuantum Nokta Üretildi

Kuantum noktalar, boyutları nanometre ölçeğinde olan yarı iletken parçacıklardır. Daha büyük parçacıklara kıyasla sıra dışı optik ve elektronik özelliklere sahip olan bu parçacıklar, güneş gözelerinden LED ekranlara kadar pek çok teknolojide kullanılıyor. Kuantum nokta üretimi genel olarak hem yüksek sıcaklıkların varlığını hem de zehirli maddelerin kullanılmasını gerektirir. Princeton Üniversitesinden bir grup araştırmacı, doğada örneği olmayan sentetik bir protein yardımıyla oda sıcaklığında kuantum nokta üretmenin bir yolunu buldu. Araştırmacılar, kuantum noktaları üretirken ConK adı verilen bir proteinden yararlanmışlar. Doğada örneği bulunmayan bu protein ilk olarak 2016 yılında sentezlenmişti.

Geçmişte ConK proteinin E. coli bakterilerinin zehirli seviyede yoğun bakır içeren ortamlarda sağ kalmasına yardımcı olduğu biliniyordu. Yapay proteinin bunu nasıl sağladığı tam olarak bilinmiyor. Ancak çeşitli tepkimelere aracılık ederek metal atomlarının bileşiklere katılmasını ve böylece ortamın daha az zehirli hâle gelmesini sağladığı düşünülüyor. Bu durumun nedeni, doğada benzer biçimlerde mikroorganizmaların hayatta kalmasına yardımcı olduğu bilinen başka proteinler olması. Kuantum noktalarda da zehirli metaller bulunur. Araştırmacılar da ConK proteininin kuantum noktalarda bulunan zehirli metalleri içeren tepkimelerde de rol alabileceğini düşünerek çeşitli deneyler yapmışlar. Elde edilen sonuçlar ConK proteininin, sistein amino asidinin parçalanmasında katalizör görevi gördüğünü; amino asidin parçalanması
sırasında yan ürün olarak ortaya çıkan hidrojen sülfitin (H2S) ise daha sonra kadmiyum (Cd) elementi ile tepkimeye girerek kadmiyum sülfit (CdS) anoparçacıklarını oluşturduğunu gösteriyor. Oda sıcaklığında meydana gelen bu süreç sonunda ortaya çıkan nanoparçacıklar yaklaşık 3 nanometre çapında ve düzensiz şekillerde oluyor. Elde edilen nanoparçacıkların mükemmel olmadığı ancak sentez sürecinin iyileştirilebileceği belirtiliyor.

Okyanuslardaki Mikroplastik Kirliliğinde Endişe Verici Artış

Okyanus yüzeyi kirliliğine ilişkin tüm dünyadan verilerin değerlendirildiği bir araştırmanın sonuçlarına göre, şu anda dünya denizlerinde yüzen 2,3 milyon ton mikroplastik bulunuyor. Coğrafi kapsamı ve kırk yılı aşkın bir zaman aralığındaki verileri incelemesi açısından eşsiz nitelikteki bu araştırma, okyanuslardaki mikroplastik yoğunluğunun son 18 yılda hızla arttığını gösteriyor.

Boyu 5 milimetreden kısa olan plastik parçacıklar şeklinde tanımlanan “mikroplastikler”; deniz kaplumbağalarının, balinaların ve balıkların vücutlarında sıklıkla karşımıza çıkıyor. Bilimsel araştırmalar mikroplastik kirliliğini 1970’lerden bu yana takip ediyor ancak mikroplastik yoğunluğundaki asıl hızlı artış 2005 sonrasında gerçekleşti.

Söz konusu çalışmada, California’nın (ABD) Santa Monica şehrindeki 5 Gyres Enstitüsünden Marcus Eriksen ve Lisa Erdle liderliğindeki bir araştırma ekibi, okyanus yüzeyindeki plastik kirliliğine ilişkin 1979-2019 arasında toplanan ve başlıca okyanus bölgelerini kapsayan 11.000’den fazla veri toplama istasyonundan gelen verileri inceledi.
Araştırmada, okyanuslardaki plastik yoğunluğunun son 18 yılda keskin bir şekilde yükseldiği ve 2005’teki düzeyin 10 katından fazlasına ulaştığı belirlendi. Erdle bu keskin yükselişin 2005-2019 arasında plastik üretiminde gerçekleşen iki kata yakın büyük artışla ilişkili olabileceğini belirtiyor. Erdle’a göre, plastik kirliliğini önlemeye yönelik zorlayıcı tedbirler alınmaması da artışa yol açmış olabilir.

 Aslında 2019’dan bu yana bazı ülkeler mikroplastik kirliliğini azaltmak için yasal düzenlemeler yaptı. Örneğin, ülkemizde perakende sektöründe satıcıların plastik poşetleri ücretsiz vermesi yasaklandı. Yine Birleşik Krallık’ta plastik pipetlerin yasaklanması ve tek kullanımlık poşetlere yönelik talebin azaltılması yönünde tedbirler alındı. Ancak Erdle, denizlerdeki plastik kirliliğinde kayda değer bir azaltma sağlanmak isteniyorsa küresel ölçekte plastik endüstrisinin tamamını hedefleyen radikal müdahaleler gerektiği görüşünde. 2022’de dünya ülkeleri plastik kirliliğiyle mücadele etmek için küresel bir anlaşma yapmak konusunda uzlaştı. Araştırmada, plastik politikalarında kapsamlı bir değişim olmaması durumunda, okyanuslara plastik akışının 2040 yılında 2016’dakine göre 2,6 kat daha hızlı olacağı öngörüldü.

Avrupa Birliği Yapay Zekâda Geriye Düşmek İstemiyor

Yapay zekâ iş süreçlerinde verimliliği ve inovasyonu artırarak birçok fayda sağlayabilir. Ancak güvenlik ve etik bakımından ortaya çıkan sorunlar, bu teknolojinin dünya genelinde kabul görmesini engelleyebilir. Avrupa Birliği yapay zekânın geliştirilmesi ve kullanımının desteklenmesi için güvenilir ve etik yöntemlerin benimsenmesi gerektiğini savunuyor. Bu nedenle, sektörel yapay zekâ test ve deneyim merkezleri kurularak, Avrupa’da yapay zekâ geliştiricilerine ve teknoloji sağlayıcılarına güvenli bir ortamda test yapma imkânı sağlanacak. Bu merkezlerin Avrupa’nın yapay zekâ alanında geriye düşmemesi ve güvenilir yapay zekânın geliştirilmesi için faydalı olması bekleniyor. Dijital Avrupa Programı kapsamında kurulacak olan bu merkezler öncelikli olarak üretim, sağlık, tarım-gıda, akıllı şehirler ve topluluklar gibi toplumu derinden etkileyen sektörlere yönelik faaliyet gösterecek. Bu yolla, teknoloji firmalarının geliştirdiği en son yapay zekâ tabanlı yazılım/ donanım teknolojilerinin gerçek dünyada test edilmesinin sağlanması hedefleniyor. Avrupa genelinde tüm teknoloji sağlayıcılarına açık olacak bu merkezler Avrupa Komisyonu ile üye devletler tarafından ortaklaşa finanse edilecek.